Haberler Düzce Haber Türk Ekranlarında Tanıtıldı
  • 28.12.2018

Düzce Haber Türk Ekranlarında Tanıtıldı

Ulusal Haber Türk televizyonunda Noyan Doğan'ın sunumuyla gerçekleştirilen Bakış programının bu günkü konukları Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Düzce TSO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Şahin ve Düzce 1. OSB Başkanı Selim Yirmibeşoğlu oldu.

Ulusal Haber Türk televizyonunda Noyan Doğan'ın sunumuyla gerçekleştirilen Bakış programının bu günkü konukları Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Düzce TSO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Şahin ve Düzce 1. OSB Başkanı Selim Yirmibeşoğlu oldu.

Programda otomatik katılımlı Bireysel Emeklilik Sisteminin amaç ve avantajları ele alınırken, Düzce, Düzce Üniversitesi, Düzce Bal Kabağı gibi konuların da tanıtımı yapılmış oldu.

Noyan Doğan'ın sorularını yanıtlayan Düzce TSO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Şahin, " Bildiğiniz gibi Düzce 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerini yaşadı. Belki de dünyada 3 ay içerisinde iki büyük depreme maruz kalan çok az yer vardır sanırım. Elbette deprem bizi ciddi şekilde sarstı ancak Düzce insanı müteşebbistir,zorluklara karşı dirençlidir.Yerel fabrika sahiplerimiz olsun dışarıdan Düzce’ye gelen yatırımcılar olsun bizler Düzce’yi terk etmedik ve yaralarımızı sardık.

Odamız 1959 yılında kurulmuş bir Odadır, önümüzdeki günlerde 60.yılını kutlayacaktır. Bugün 11 meslek grubunda faaliyet gösteren 5.200 üyeye sahip bulunuyoruz.2004 yılından bu yana ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemine sahibiz ve 2007 yılında TOBB tarafından akredite oda olarak tescil edilmiş durumdayız.11 meslek komitesinde 73 adet meslek komitesi üyemiz vardır ve bunların 31 adedi meclis üyesi olarak görev yapmaktadır.  Meclis üyeleri tarafından seçilen ve 9 kişiden oluşturulan ve benim de başkanı bulunduğum yönetim kurulumuz görevini sürdürmektedir.Düzce Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği n, Akçakoca Ticaret ve Sanayi Odamızı da dikkate alırsak Düzce’de yaklaşık 23 bin civarında KOBİ olduğunu söyleyebiliriz.

Düzce özellikle 2004 yılında çıkan 5084 sayılı Kanun dan en çok yararlanan illerden birisidir. Bu durum biraz önce bahsettiğim coğrafi konum ile de yakından ilgilidir. Bu Kanun ile 1996 yılında kurulmuş, ancak bir-iki parselde fabrika bulunan ilk Organize Sanayi Bölgemize olan talebi yükseltmiş ve çok sayıda yatırım talebi almıştır. Bugün ise hemen hemen tüm parseller dolmuş olduğu gibi 2.Organize Sanayi Bölgemiz ve  Gümüşova  Organize Sanayi Bölgemiz de faaliyette bulunmaktadır. Akçakoca İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ile Çilimli Organize Sanayi Bölgesi de gerekli kamulaştırmaların ardından  faaliyete geçecektir. Düzce’de önde gelen ve ihracat yapan bazı sektörler konusunda kısaca bilgi vermek istiyorum. Düzce özellikle 12 Kasım 1999 depreminde çok zarar görmüş olmasına rağmen ,  tarihsel bir sektörel deneyime sahip olması nedeni ile bugün de Ağaç ve Orman Ürünleri sanayinde halen söz sahibidir, özellikle ağaç kaplama sanayinde oldukça güçlüdür ve seçkin firmalarımız dünyanın birçok ülkesine ihracat yapmaktadır. Otomotiv sektörü Düzce’de yükselen bir grafik çizmektedir. Uzun yıllardan beri Düzce’de faaliyet gösteren, yüksek oranda istihdam sağlayan, dünyaca tanınmış otomobil markalarına sızdırmazlık fitilleri imalatı yapan bir fabrikamız mevcuttur. 5084 sayılı Teşvik Yasasından sonra Düzce’de yatırım yapmayı tercih eden yine dünyaca ünlü otomobil markalarına yedek parça imalatı yapan bir firmalarımız da aramıza katılmıştır. Düzce’de en çok istihdam sağlayan sektörlerden birisi de Metal sanayidir, bu sektör son yıllarda Düzce de ciddi bir gelişme göstermektedir ve gelişme göstermeye devam edeceği gözlemlenmektedir. Diğer sektörlerde olduğu gibi özellikle İstanbul gibi büyük metropollerde, fiziki mekanlarını genişletme imkanı kalmayan işletmelerin birkaç saat uzaklıktaki Düzce’yi tercih etmelerine çok şahit olmaktayız.

 

Düzce’nin , 2017 yılındaki ihracatı 126 milyon dolar ; bu yıl Kasım ayı sonu itibari ile 170 milyon dolarlık bir ihracata sahibiz. Kanuni merkezi Düzce’de olan 120 civarında ihracat yapan şirketimiz var. Üzerini çizmek istediğim husus şu ; bu rakamlar biraz önce de bahsettiğim gibi merkezi Düzce’de olan firmalar.Merkezi Düzce dışında olup da imalatı Düzce'de yapan firmalarımızı işin içine sokarsak Düzce'nin ihracat rakamı 1 milyar doların üzerindedir. Düzce, son yıllarda belli sıkıntılar da olsa orta ölçekli bir sanayi kentidir politika olarak özellikle katma değer sağlayan, çevreye duyarlı, çarpan etkisi ile tamamlayıcı  ilave yatırımları ve yan sanayiyi tetikleyen, inovatif  ve yenilikçi imalat yapan, olası krizlerden etkilenmeyecek şekilde yoğun ihracat yapan şirket profillerine  öncelik vermek istiyoruz, ancak bir tarımı da ,turizmi de çok önemsiyoruz. Düzce’nin 1.sınıf tarım toprakları mevcuttur ve bundan maksimum derecede yararlanmalıyız.  En önemli hedeflerimizden birisi de Düzce’yi bir turizm merkezi haline getirmektedir. Bu hedefler Düzce’mizin diğer kamu ve sivil toplum örgütleri tarafından da desteklenmektedir ve ortak bir çalışma platformu ortaya çıkmıştır. Düzce olağanüstü güzellikteki yaylaları, şelaleleri , ormanları ve diğer güzellikleri ile gerçekten hak ettiği yere gelememiş bir ilimizdir. Karadeniz Bölgesinde tek antik kentimiz Düzce’de Konuralp bölgesindedir. Kardüz yaylamızdaki kar eşsizdir ve kış turizmi için mükemmel bir potansiyele sahiptir. Cumayeri ilçemizdeki rafting etkinlikleri oldukça bilindik hale gelmiştir. İstanbul’a sadece iki saatlik mesafede bulunan Düzce, büyük şehirlerde yaşayan insanlarımızın stres atmaları için ideal bir yerdir. Ben buradan turizm yatırımcılarına Düzce’de yatırım yapmaları için çağrı yapmak isterim ve her konuda kendilerine yardımcı olacağımızı ve destekleyeceğimizi ifade etmek isterim. Bildiğiniz üzere; çalışan sayısı 10 - 49 arasında olan şirketler; 1 Temmuz 2018 de otomatik Bireysel Emeklilik Sistemine dahil oldular, çalışan sayısı 5 - 9 arasında olan şirketler ise 1 Ocak 2019 da sisteme girecekler. Şirketlerin bu sisteme çalışan sayısı bakımından kademe kademe geçmesinin de oldukça yerinde olan bir uygulama olduğunu söylemek isterim. Bireysel emeklilik sistemi, gerçekten amaç ve kapsamı itibari ile çok mantıklı ve alt yapısı iyi kurgulanmış bir sistem. Dünyada da çok yaygın şekilde kullanılıyor, bu konuda en önde olan ülkeler sanırım İngiltere ve Japonya. Bu ülkelerdeki bireysel emeklilik fonu büyüklükleri oldukça yüksek. Bireysel emeklilik fonlarının, dünyadaki tüm fonlar dikkate alındığında, bu fonlar  ciddi bir paya sahip olduğu biliniyor. Odamızda yaptığımız birçok seminerde de bireysel emekliliğin önemini vurgulamaya çalışıyoruz , devlet destekleri ile ilgili bilgilendirmelerde bu konu da işleniyor. Özellikle yaşlılık döneminde ikinci bir gelir kaynağının önemini anlatıyoruz.

Bildiğiniz gibi insanların ortalama ömürleri gittikçe yükseliyor ve bu durum daha rahat ve konforlu bir emeklilik yaşama isteğini de arttırıyor. Bu da dönüyor dolaşıyor tasarruf yapmanın ne kadar önemli olduğu noktasına geliyor. Biliyorsun çok eski bir deyim vardır. “ak akçe kara gün içindir.” Büyüklerimiz de bu söz ile tasarrufun önemine dikkat çekmişlerdir. Yeterli tasarruf yapmamanın sonucu daha fazla finansal desteğe muhtaç olunan yaşlılık döneminde daha zor ve çözümü mümkün olmayan sorunlar ile karşı karşıya kalmak oluyor. Bu tür olumsuzlukları çözmek veya etkisini azaltmak için sosyal güvenlik sisteminin bir tamamlayıcısı olarak bu sistemi kullanmak gerekiyor. Ülkemizin tasarruf oranları gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tasarruf oranlarının altında bulunuyor, bu oranların arttırılmasında zorunlu BES sistemi olumlu bir katkı sağlayacaktır. Buraya kadar, bu sistemin önemini anlattık çok yararlı ve mutlaka yaşatılması gereken bir sistem olduğuna işaret ettik. Ancak olumsuzları ve çözülmesi gereken noktaların da bulunduğunu burada konuşmak zorundayız.  Her şeyden önce girilmesi zorunlu bir sistem olması çalışanlarda olumsuz bir bakış açısı yaratıyor. Nisan 2019 da, daha önce cayma hakkını kullanarak sistemden çıkan kişilerin tekrar sisteme alınması söz konusu olacak sanıyorum. Ayrıca cayma hakkını kullanarak sistemden çıkan kişi sayısı beklenen sayının 2 katından fazla olduğunu görüyoruz. BES sisteminde kalan çalışanların çoğu da daha üst seviyede maaş alan kişiler. Bu da bu sistemin yeterince anlatılamadığını, çalışanların bu sistemden kazanımlarının ne olacağını anlayamadıklarını gösteriyor. Aslında daha önce BES sistemi daha iyi anlatılabilmiş olsaydı, belki otomatik BES e bu kadar gerek de kalmazdı. O yüzden bu konuda bilgilendirmelerin yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. Diğer bir durum ise maaşlardan kesilen yüzde üçlük kesintiler. Elbette birikim yapmak için bir fedakarlık yapmak gerekiyor, ancak özellikle asgari ücret alan bir kişiye bu kesinti çok geliyor, ilerideki elde edeceği kazanımı hakkında da bilgi sahibi olmadığı için bu kesintiyi net bir kayıp olarak görüyor. Çalışanın 56 yaşına geldiğinde BES den alacağı maaşın ya da toplu paranın o günün şartlarına göre ne kadar makul olacağı konusunda bir öngörüsü yok. Bu öngörüsüzlük şüpheli bir bakış açısına sahip olunmasına neden oluyor. Ayrıca günü kurtarmak, ileriye dönük birikim yapmaktan daha öncelikli de olabiliyor. Bu bahsettiğim konularda çalışanların yeterinde bilgilendirilip ikna edilmesi gerekiyor. Hali hazırdaki yüzde 25'lik devlet gelir vergisi desteklerini oldukça önemli ve yerinde buluyorum, fakat çalışanların sistemde kalması için daha fazla destek sağlama yolları bulunmak zorunda. İşverenlerin de maruz kaldığı çok sayıda maliyetler var, bu konuda işverenin ayrıca direkt bir katkı sağlaması da sıkıntılı bir durum yaratabilir. Aslında her şey dönüp dolaşıp üretime, inovasyona, ihracata geliyor. Üretmeden istihdam yaratamazsınız, istihdam olmadan da zaten tasarruf yapma imkanı olmaz. Bu yüzden üretmeliyiz, inovasyon ve yenilikçiliğe önem vermeliyiz, ürettiğimizi tüm dünyada satmak için çalışmalıyız.

Yüksek Hızlı Tren konusunu çok önemsiyoruz ve bunun gerekliliğini her platformda dile getiriyoruz.Raporumuz ortada , bu projenin ne kadar ekonomik olduğu, katacağı katma değerin büyüklüğü gözler önünde. Biz bu olaya sadece Düzce ölçeğinde bakmıyoruz, bu işten Türkiye'miz kazançlı çıkacak. Bunun için mücadele ediyoruz. Aklın yolu birdir,mutlaka bu konuda bir sonuç alacağımızı düşünüyorum.Bu konuda Düzce Üniversitesi’nden arkadaşımız Prof. Dr Ayhan Şamandar çok emek verdi, kendini de burada teşekkür etmek istiyorum" şeklinde konuştu.